24 Mart 2020 Salı

COVID-19 Pandemisi ve Yoksul Kırılgan Gruplar Üzerine

Aralık 2019’da Çin’de başlayıp, tüm dünyayı saran ve pandemi olarak nitelendirilen Kovid-19 salgını için halk sağlığını korumak adına bilim insanları çeşitli tavsiyelerde bulunmakta, ülkeler salgının etkilerini hafifletmek için çeşitli önlemler almaktadır. Tüm bu tavsiye ve önlemlerin yoksul ve kırılgan kesimlere yansımasını göz önünde bulundurmak hem bu kesimlerin de etkin şekilde korunmasını sağlayacak, hem de salgının yayılım hızını düşürerek toplumun genelinin sağlığına katkıda bulunacaktır.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından, Kovid-19’dan korunmak için sıralanan en önemli önlemlerden biri ellerin sıklıkla su ve sabunla yıkanması veya alkol bazlı sıvılarla ovulmasıdır. Bir diğer önlem sosyal mesafe uygulanmasıdır. Uzmanlar bağışıklığın güçlendirilmesinin de salgın sırasında önemli olduğunu söylemekteler. Eğer bir evde hasta varsa, belirtileri hafif ve orta şiddetli ise ayrı bir odada kalmasını evde bulunan diğer kişilere bulaştırmaması açısından önermektedir. Ülkeler Koivd-19’un seyrini zamana yaymak, vaka eğrisini düzleştirmek için çeşitli önlemler almaktadır. Bu önlemlerin arasında okul ve üniversitelerde yerinde eğitime ara verilmesi ve online eğitime geçilmesi, kalabalık toplanmaların gerçekleştiği yerlerin kapanması, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin kapanması gibi önlemler yer almaktadır. Bazı ülkelerde, sosyal uzaklaşmanın sağlanmasına yönelik alınan tedbirler arasında toplu taşıma hizmetine ara verilmesi, sokağa çıkma yasakları bulunmaktadır.  Hastalığın yayılımı artıkça alınan tedbirlerin sıkılığı da artmaktadır. Bu tedbirler kamu sağlığı açısından son derece önemlidir ve harfiyen uygulanmalıdır. Ancak, bu önlemler, zaten bu tip bulaşıcı hastalıklara daha açık olan yoksul kırılgan grupların mağduriyetlerini artırmaktadır.

Aralarında Romanların ve geçim kaynakları kısıtlı diğer grupların, düzensiz ve düzenli göçmenlerin, mültecilerin, özellikle de nakdi destek alamayanların bulunduğu yoksul kırılgan gruplar genelde alt yapı ve üst yapının görece yetersiz olduğu mahallerde bir arada yaşamaktadır. Pek çoğu hurda toplayıcılığı, sokak satıcılığı, gündelik temizlik, inşaat işçiliği gibi işlerde güvencesiz işlerde çalışmakta, günlük kazançları ile hane halkı masraflarını karşılamaya çalışmaktadır. Bir kısmı umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinde yine güvencesiz bir şekilde kimi zaman aylıklı, kimi zaman gündelikli garsonluk, bulaşıkçılık, komilik, müzisyenlik gibi meslekler icra ederek kazanç sağlamaktadır. Azınlıktaki bir kesim ise dilencilikle belirli bir miktar nakde erişebilmektedir. Olağan zamanlarda elde ettikleri kazançlar ile bile, pek çoğu hane halkının temel gereksinimlerini karşılayamamaktadır. Örneğin pek çok aile elektrik, su gibi faturalarını düzenli ödeyememektedir. Dolayısıyla elektrik, su ve telefonları kesilmektedir. Bunun ötesinde, besin değeri yüksek gıdalardan ziyade, yeterli gelir elde edemedikleri için ancak ucuz, kalori değeri yüksek, besin değeri düşük gıdalarla beslenebilmektedir. Her ne kadar bir kısmı sosyal yardım alsa da, bu yardımlarla çok sınırlı ihtiyaçlarını karşılayabilmekte, kendi toplumları içinde gösterdikleri dayanışmayla ayakta kalabilmektedir. Öte taraftan yaşadıkları konutlar fiziksel açıdan yetersizdir. Pek çok kalabalık aile tek veya iki odalı hanelerde yaşamaktadır. Bir kısmının evinin içinde tuvalet ve banyo bulunmamakta, bir kısmı ise tuvalet ve banyoları komşu ailelerle paylaşmaktadır. Evsizlerin ise, çoğu zaman kapalı bir yerde barınma olanağı yoktur. Bunun yanı sıra, yoksul mahallerde yaşayan kişilerin toplumun geneliyle karşılaştırdığında daha erken yaşlarda şeker, tansiyon gibi kronik hastalıklara yakalandığı tahmin edilmektedir.

Tüm bunlar göz önüne alındığında kırılgan yoksul kesimin kendilerini Kovid-19 salgınından koruma kapasitesi son derece düşüktür. Kovid-19 kapsamında alınan önlemler ise bu kapasiteyi daha da düşürmektedir. Öncelikle, halk sağlığını korumak adına evden çıkmamaları gerektiğinden ve iş yerlerinin kapanmasından ötürü güvencesiz de olsa iş olanakları kaybettiklerinden gelir elde edememekte, ya da gelirleri önemli ölçüde düşmektedir. Bu çerçevede, günlük yaşamlarını sürdürecek gelirleri olmadığından bırakın besin değerleri yüksek gıdalarla beslenmeyi, besin değeri düşük gıdalara bile erişimleri azalmakta, hijyen sağlamanın temel unsuru olan sabun ve kolonya temin etmekte dahi zorlanmaktadır. Kiralarını, elektrik, su ve iletişim faturalarını ödemeleri ve ısınma masraflarını karşılayabilmeleri mümkün olamamaktadır. Su ve elektrikleri kesilmiş evlerde yemek pişirme, el yıkama ve banyo yapma gibi günlük yaşamda temel olmasının yanı sıra KOVİD-19 mücadelesinde merkezi olan faaliyetleri yerine getirememektedirler. Aynı zamanda, çocukların elektrik ve iletişim hizmetleri olmaksızın uzaktan eğitime erişmeleri mümkün değildir. Evlerin fiziksel koşullarından ötürü hasta aile bireylerine izolasyon uygulayamayacakları da açıktır.


Sağlık açısından mevcut kırılganlıkları da dikkate alındığında, KOVİD-19 ile mücadele süresince hayatlarını devam ettirebilmeleri ve sağlıklarını koruyabilmeleri için yoksul kırılgan kesimlere yer (mahalle) ve birey/hane halkı temelinde destekler sunulmalıdır.  Yoksul kırılgan kesimlerin ihtiyaç ve özelliklerini dikkate alan önlemlerin, bu kesimlerin mağduriyetlerini azaltmasının yanı sıra, halk sağlığını koruyacağı ve KOVİD-19 yayılma hızını düşüreceği açıktır. Bu bağlamda ulusal, yerel seviyede koordinasyon içinde her bir kırılgan grubun özelliklerini dikkate alarak önlemler geliştirmelidir. Uluslararası örgütler de elini taşın altına sokmalı, gerekli desteği sağlamalıdır. (Sıfır Ayrımcılık Derneği adına, Elmas Arus ile yapılan bir analizden kısımlar)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder